the Fourth Week of Advent
Click here to learn more!
Read the Bible
Ki̇tap (Turkish Bible)
Mezmurlar 78
1 Dinle, ey halkım, öğrettiklerimi,
Kulak ver ağzımdan çıkan sözlere.
2 Özdeyişlerle söze başlayacağım,
Eski sırları anlatacağım,
3 Duyduğumuzu, bildiğimizi,
Atalarımızın bize anlattığını.
4 Torunlarından bunları gizlemeyeceğiz;
RABbin övgüye değer işlerini,
Gücünü, yaptığı harikaları
Gelecek kuşağa duyuracağız.
5 RAB Yakup soyuna koşullar bildirdi,
İsraile yasa koydu.
Bunları çocuklarına öğretsinler diye
Atalarımıza buyruk verdi.
6 Öyle ki, gelecek kuşak, yeni doğacak çocuklar bilsinler,
Onlar da kendi çocuklarına anlatsınlar,
7 Tanrıya güven duysunlar,
Tanrının yaptıklarını unutmasınlar,
Onun buyruklarını yerine getirsinler;
8 Ataları gibi inatçı, başkaldırıcı,
Yüreği kararsız,
Tanrıya sadakatsiz bir kuşak olmasınlar.
9 Oklarla, yaylarla kuşanmış Efrayimoğulları
Savaş günü sırtlarını döndüler.
10 Tanrının antlaşmasına uymadılar,
Onun yasasına göre yaşamayı reddettiler.
11 Unuttular Onun işlerini,
Kendilerine gösterdiği harikaları.
12 Mısırda, Soan bölgesinde
Tanrı harikalar yapmıştı atalarının önünde.
13 Denizi yarıp geçirmişti onları,
Bir duvar gibi ayakta tutmuştu suları.
14 Gündüz bulutla,
Gece ateş ışığıyla onlara yol göstermişti.
15 Çölde kayaları yarmış,
Sanki dipsiz kaynaklardan
Onlara kana kana su içirmişti.
16 Kayadan akarsular fışkırtmış,
Suları ırmak gibi akıtmıştı.
17 Ama onlar çölde Yüceler Yücesine başkaldırarak
Günah işlemeye devam ettiler.
18 Canlarının çektiği yiyeceği isteyerek
İçlerinde Tanrıyı denediler.
19 ‹‹Tanrı çölde sofra kurabilir mi?›› diyerek,
Tanrıya karşı konuştular.
20 ‹‹Bak, kayaya vurunca sular fışkırdı,
Dereler taştı.
Peki, ekmek de verebilir mi,
Et sağlayabilir mi halkına?››
21 RAB bunu duyunca çok öfkelendi,
Yakupa ateş püskürdü,
Öfkesi tırmandı İsraile karşı;
22 Çünkü Tanrıya inanmıyorlardı,
Onun kurtarıcılığına güvenmiyorlardı.
23 Yine de RAB buyruk verdi bulutlara,
Kapaklarını açtı göklerin;
24 Man yağdırdı onları beslemek için,
Göksel tahıl verdi onlara.
25 Meleklerinfı ekmeğini yedi her biri,
Doyasıya yiyecek gönderdi onlara.
26 Doğu rüzgarını estirdi göklerde,
Gücüyle güney rüzgarına yol gösterdi.
27 Toz gibi et yağdırdı başlarına,
Deniz kumu kadar kuş;
28 Ordugahlarının ortasına,
Konakladıkları yerin çevresine düşürdü.
29 Yediler, tıka basa doydular,
İsteklerini yerine getirdi Tanrı.
30 Ancak onlar isteklerine doymadan,
Daha ağızları doluyken,
31 Tanrının öfkesi parladı üzerlerine.
En güçlülerini öldürdü,
Yere serdi İsrail yiğitlerini.
32 Yine de günah işlemeye devam ettiler,
Onun harikalarına inanmadılar.
33 Bu yüzden Tanrı onların günlerini boşluk,
Yıllarını dehşet içinde bitirdi.
34 Tanrı onları öldürdükçe Ona yönelmeye,
İstekle Onu yeniden aramaya başlıyorlardı.
35 Tanrının kayaları olduğunu,
Yüce Tanrının kurtarıcıları olduğunu anımsıyorlardı.
36 Oysa ağızlarıyla Ona yaltaklanıyor,
Dilleriyle yalan söylüyorlardı.
37 Ona yürekten bağlı değillerdi,
Antlaşmasına sadık kalmadılar.
38 Yine de Tanrı sevecendi,
Suçlarını bağışlıyor, onları yok etmiyordu;
Çok kez öfkesini tuttu,
Bütün gazabını göstermedi.
39 Onların yalnızca insan olduğunu anımsadı,
Geçip giden, dönmeyen bir rüzgar gibi.
40 Çölde kaç kez Ona başkaldırdılar,
Issız yerlerde Onu gücendirdiler!
41 Defalarca denediler Tanrıyı,
İncittiler İsrailin Kutsalını.
42 Anımsamadılar Onun güçlü elini,
Kendilerini düşmandan kurtardığı günü,
43 Mısırda gösterdiği belirtileri,
Soan bölgesinde yaptığı şaşılası işleri.
44 Mısırın kanallarını kana çevirdi,
Sularını içemediler.
45 Gönderdiği at sinekleri yedi halkı,
Gönderdiği kurbağalar yok etti ülkeyi.
46 Ekinlerini tırtıllara,
Emeklerinin ürününü çekirgelere verdi.
47 Asmalarını doluyla,
Yabanıl incir ağaçlarını iri dolu taneleriyle yok etti.
48 Büyükbaş hayvanlarını kırgına,
Küçükbaş hayvanlarını yıldırıma teslim etti.
49 Üzerlerine kızgın öfkesini,
Gazap, hışım, bela
Ve bir alay kötülük meleği gönderdi.
50 Yol verdi öfkesine,
Canlarını ölümden esirgemedi,
Onları salgın hastalığın pençesine düşürdü.
51 Mısırda bütün ilk doğanları,
Hamın çadırlarında bütün ilk çocukları vurdu.
52 Kendi halkını davar gibi götürdü,
Çölde onları bir sürü gibi güttü.
53 Onlara güvenlik içinde yol gösterdi, korkmadılar;
Düşmanlarınıysa deniz yuttu.
54 Böylece onları kendi kutsal topraklarının sınırına,
Sağ elinin kazandığı dağlık bölgeye getirdi.
55 Önlerinden ulusları kovdu,
Mülk olarak topraklarını
İsrail oymakları arasında bölüştürdü.
Halkını konutlarına yerleştirdi.
56 Ama onlar yüce Tanrıyı denediler,
Ona başkaldırdılar,
Koşullarına uymadılar.
57 Döneklik edip ataları gibi ihanet ettiler,
Güvenilmez bir yay gibi bozuk çıktılar.
58 Puta taptıkları yerlerle Onu kızdırdılar,
Putlarıyla Onu kıskandırdılar.
59 Tanrı bunları duyunca çok öfkelendi,
İsraili büsbütün reddetti.
60 İnsanlar arasında kurduğu çadırı,
Şilodaki konutunu terk etti.
61 Kudretini tutsaklığa,
Görkemini düşman eline teslim etti. Antlaşma Sandığını kastetmektedir.
62 Halkını kılıç önüne sürdü,
Öfkesini kendi halkından çıkardı.
63 Gençlerini ateş yuttu,
Kızlarına düğün türküsü söylenmez oldu.
64 Kâhinleri kılıç altında öldü,
Dul kadınları ağlayamadı.
65 O zaman Rab uykudan uyanır gibi,
Şarabın rehavetinden ayılan bir yiğit gibi oldu.
66 Düşmanlarını püskürttü,
Onları sonsuz utanca boğdu.
67 Tanrı Yusuf soyunu reddetti,
Efrayim oymağını seçmedi;
68 Ancak Yahuda oymağını,
Sevdiği Siyon Dağını seçti.
69 Tapınağını doruklar gibi,
Sonsuzluk için kurduğu yeryüzü gibi yaptı.
70 Kulu Davutu seçti,
Onu koyun ağılından aldı.
71 Halkı Yakupu, kendi halkı İsraili gütmek için,
Onu yavru kuzuların ardından getirdi.
72 Böylece Davut onlara dürüstçe çobanlık etti,
Becerikli elleriyle onlara yol gösterdi.